peygamber hakkında

Peygamber diğer insanlara örnek olsun diye allahın seçtiği kuldur. Bir de yarattığı dünyada insanların güzel bir yaşam sürmeleri için tutmaları gereken yolu anlatıp öğretmesi görevi vardır.
Hz. Peygamber en üstün ahlaklı ve tüm zamanlarda yaşamış en erdemli insandır. çünkü Allahın kulları içinde kendisine elçi olarak seçtiğinin en erdemli ve en iyi olması ve bu yüzden onu diğer kullarına tercih etmesi en mantıklı olanı. Bu herkesin kabul edeceği bir şeydir.
Peygamber kimseye haksızlık etmez, kalbini kırmaz, kimseyi zor durumda bırakmaz ve etrafındakilerin hayatını kolaylaştırmaya çalışır. öyle ki Allahtan herhangi bir konuda emir gelmezse, olanak varsa seçtiği zaman en" kolay olanını seçer. Uyulması emredilen biridir bu yüzden kendisine uyanların işlerini kolaylaştırmaya çalışır. Rahmet peygamberi denmesinin bir sebebi de bu yüzden.
O böyle inceyken, kimseye saygısızlık etmezken, kendisine yapılan saygısızlığa da yumuşak kalpliliğinden ve edebinden dolayı ses çıkaramaz. Peygamber kendisine yapılan haksızlıklara, saygısızlıklara ses çıkarmadığı için Allah etrafındakileri ona karşı düzgün davranmaları konusunda uyarır. Alttaki ayette yazdığı gibi:

Ey iman edenler rastgele Peygamberin evlerine girmeyin," Bir başka iş için girmişseniz ille de yemek vaktini beklemeyin. Ama yemeğe çağrıldığınız zaman girin, yemeği yiyince dağılın ve uzun söze dalmayın. Gerçekten bu, peygambere eziyet vermekte ve o da size bir şey söylemekten utanmaktadır; oysa Allah, hakkı açıklamaktan utanmaz.
Ahzab 53

Bedir savaşı başlamadan önce hz. Peygamber orduyu düzenliyor. Arkadaşlarından biri diğerlerinden biraz öne çıkmış. Ona biraz geri çık diyor. Adam duymuyor, gene söylüyor duymayınca elindeki asası ile yavaşça karnına vurup biraz geride dur diyor. Adam "ey allah resulü canımı yaktın" diyor. Peygamber efendimiz asayı ona uzatıp "al, sen de bana vur" diyor. Arkadaşı "sen bana vurduğunda benim karnım çıplaktı, ben de sana vururken elbiseni aç diyor. Bunun üzerine peygamber karnını açıyor. Sahabe hemen peygamberin karnını öpüyor. "neden böyle yaptın?" dediklerinde "şimdi savaşa giriyoruz, ölürsem en son dokunduğum beden allah resulünün bedeni olsun istedim." diyor.

Birkaç arkadaşıyla bir yolculuk sırasında konaklarlar. Birisi "ben yemeği yaparım" der. Diğeri "ateşi ben yakacağım" der. "öbürü de su taşıyacağını söyler. Peygamber efendimiz o zaman "ben de odun toplayayım" der." Arkadaşları" sen dinlen biz yaparız" deyince peygamber efendimiz "hayır, ben arkadaşlarımın yanında imtiyazlı durumda olmaktan hoşlanmam" der.

Ayrıca Allah peygambere kendisinden gelen emirler dışında kalan konularda etrafındaki insanlarla istişarede bulunmasını istiyor. O ayet:
Allah'tan bir rahmet dolayısıyla, onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın onlar çevrenden dağılır giderlerdi. öyleyse onları bağışla, onlar için bağışlanma dile ve iş konusunda onlarla müşavere et. Eğer azmedersen artık Allah'a tevekkül et. Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever.
a-li imran 159

Ama peygamberin Allahın emirleri, yasakları konusunda hiç toleransı yoktur. Kendisine yapılan haksızlıklara hiç öfkelenmez ama allahın emirleri yasakları çiğnendiğinde öfkelenir.
En basitinden, Arkadaşlarından birinin bir konuda yalan söylediğine şahit olduğu zaman onunla tövbe edene kadar bir daha asla konuşmaz.

Şöyle bir hadis var.
İnsanlar tarağın dişleri gibi eşittirler. üstünlük ancak allaha duyulan saygı iledir.

Bu hadisin açık hali Hucurat suresi 13. Ayettedir:
Ey insanlar, gerçekten, Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler (şeklinde) kıldık. Şüphesiz, Allah Katında sizin en üstün (kerim) olanınız, (hiçbir şeyle değil sadece) takvaca en ileride olanınızdır. Şüphesiz Allah, bilendir, haber alandır.

islamda insanlar eşittir, soyla, zenginlikle, milliyetle, makamla yüksek olunmaz, yalnızca Allah kendisine saygılı olan kulunu yükseltir. Zaten konu da bu.
Allah elçisine saygılı olanı da yükseltiyor. çünkü O Allah'ın yeryüzündeki halifesidir.

Bu aynı zamanda allahın kullarını denemeden geçirmesidir.
Peygamberin araplardan çıkması da insanlar için bir deneme konusudur.

hucurat suresi 1-5
Ey iman edenler, Allah'ın Resûlü'nün huzurunda öne geçmeyin ve Allah'tan sakının. Şüphesiz Allah, işitendir, bilendir.
Ey iman edenler, seslerinizi peygamberin sesi üstünde yükseltmeyin ve birbirinize bağırdığınız gibi, ona sözle bağırıp-söylemeyin; yoksa siz şuurunda değilken, amelleriniz boşa gider.
Şüphesiz, Allah'ın Resülü'nün yanında seslerini alçak tutanlar; işte onlar, Allah kalplerini takva için imtihan etmiştir. Onlar için bir mağfiret ve büyük bir ecir vardır.
Şüphesiz, hücrelerin ardından sana seslenenler de, onların çoğu aklını kullanmıyor.
Eğer gerçekten, yanlarına çıkıncaya kadar sabretmiş olsalardı, herhalde (bu,) kendileri için daha hayırlı olurdu. Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.


Eğer konu zulümse, peygamber haksızlık ettiğinde haksızlık ettiği kişi ondan hakkını alır.

Konu paraysa şöyle bir şey yaşanmış.
Peygamber efendimiz namazlardan sonra arkadaşlarıyla sohbet ederdi. Birgün namazı kıldırdıktan sonra aceleyle mescidden çıkar. Döndüğünde alışık olmadıkları bir durum olduğu için "neden aceleyle çıktın" diye sorarlar. O da “ evde birkaç dinar vardı, o aklıma geldi sonra unuturum diye korktuğum için hemen gidip onu dağıttım" der.
Peygamber efendimiz ölmeden önce mekkede islam devleti kurulmuştu ve kendisi devlet başkanıydı. Ama ölümüne yakın evine biraz un alabilmek için bir yahudiye zırhını rehin bırakmıştı.

Bir hiyerarşi yok. sadece Allahın dinini öğretiyor.
Ayrıca hiyerarşi adaletsizlik demek değil, adalet de sadece eşitlik demek değildir."
Adalet : herşeyin yerli yerine konulması anlamına da gelir.
herşeyin yerli yerini, herşeyi yaratan allah daha iyi bilir. İnanan biri için Allah ta zulüm ya da eksiklik olmadığına göre, eğer kuranda, peygamberde ya da islamda" bir kusur görüyorsak o zaman bizim bakışımız yamuk demektir.

eğer allahın adil olduğuna inanıyorsan. peygamber allahın hükmü dışında hareket edemediğine göre demek adaletli davranıyormuş. Yani herşeyi yerli yerinde yapıyormuş.

Mü'min olanlar, ancak o kimselerdir ki, onlar, Allah'a ve Resûlü'ne iman ettiler, sonra hiçbir kuşkuya kapılmadan Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla mücadele ettiler. İşte onlar, sadık (doğru) olanların ta kendileridir.
De ki: "Siz Allah'a dininizi mi öğreteceksiniz? Oysa Allah, göklerde ve yerde olanları bilir. Allah, herşeyi bilendir."
Hucurat 15-16

egemenilici@gmail.com