Haksızlık, zulm karşısında susan dilsiz şeytandır.
Resulullah (sav)
Allah, diğer yeryüzü nimetleri gibi hayvanları da insanların yanında bir ümmet olarak yaratmış ve onların ihtiyaçlarının giderilmesi karşılığında çeşitli şekillerde faydalanmayı helal kılmıştır. Allah insana yeryüzündeki bütün mahlukata karşı adaletli ve ölçülü davranmayı, hayvanlara merhamet ve şefkat gösterilmesini emretmiştir. Resulullah: "Merhamet edene Allah da merhamet eder, siz yerdekilere merhamet edin ki, göktekiler de size merhamet etsin" (Ebu Davud "edep", 58) buyurmuştur.
Yine Resulullah (sav), günahkar bir kişinin çok susamış bir köpeğe zor şartlar altında su temin ettiği için Allah tarafından bağışlandığını (Buhari, Şirb, 9, "Mezalim", 23), birkediyi hapsederek açlıktan ve susuzluktan ölmesine yol açan kadının da bu yüzden cehennemlik olduğunu (Müslim, "Selam", 151-152; "Tevbe", 25) bildirmiştir.
Yine Resul-i Ekrem, hayvanlara şefkatle davranılmasını emretmiştir (Müslim. "Birr" 79; Ebu Davud, "Edep", 10), hayvanlarını aç bırakan ve onlara eziyet eden kimseleri de ayrı ayrı uyarmış (Ebu Davud, "Cihad", 44), hatta sağma esnasında memelerin incinmemesi ve çizilmemesi için sağım işini yapan kimselerin tırnaklarını kesmelerini istemiştir. (Kettani, el-Teratip, 2/369). Ayrıca Resulullah'ın, yavruları alındığı için ızdırap içinde kanat çırpan bir kuşu görünce, bunu yapanları uyardığını ve yavruların geri verilmesini emrettiğini (Ebu Davud, "Cihad", 112), canlı hayvanın atış hedefi yapılmasını yasakladığını, başkalarınınki ile karışmaması gibi düşüncelerle hayvanların damgalanması, hayvanlar arasında dövüş ve güreş tertip edilmesi, zevk için avlanılması, hatta hayvanlara kötü söz söylenmesini değişik üsluplarla yasaklayıp kınadığını biliyoruz. (Buhari, "Zebaih", 25; Ebu Davud, "Cihad", 52)
Görmedin mi ki, göklerde ve yerde olanlar ve dizi dizi uçan kuşlar, gerçekten Allah’ı tesbih etmektedir.
Her biri kendi duasını ve tesbihini şüphesiz bilmiştir. Allah, onların işlediklerini bilendir.
Nur 41
Hayvanların canını Azrail (a.s.) almaz, onların canını bizzat Allah alır..Hayvanların yaşam süresi tesbihlerine bağlıdır, tesbihleri bitince ölürler..
Resulullah sallualeyhivesellem
Eziyet vermeleri durumu dışında herhangi bir canlıyı öldürmeyi size yasaklıyorum.
Resulullah (sav)
Hayvan deneylerini yasaklayan hadis:
Abdurrahman İbnu Osman et-Teymi r.a. anlatıyor: "Bir tabib gelerek Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'a ilaç yapımında kurbağayı kullanmaktan sordu. Resülullah adamı kurbağayı öldürmekten nehyetti."
Ebu Davud, Tıbb11, (3871); Nesai, Sayd 36, (7, 210).
Hayvan bedeniyle öldüğü gibi ruhuyla da ölür ya da ruhunu bekleyen bir karşılık yoktur. Masumdur..
İnsan ruhuysa hiç ölmez. İnsan; ruhu, nefsi, bilinci, şahitliği ve emanetleri ile ilk insandan başlar.
Gerçek şu ki biz emanetleri göklere, yere ve dağlara sunduk da, onlar bunu yüklenmekten kaçındılar ve ondan korkuya kapıldılar; onu insan yüklendi. Çünkü o, çok zalim, çok cahildir.
Ahzab 72
Emanetin ağırlığı, kişinin güçyetirebilirliği ve dayanıklılığı ile doğru orantılıdır..Güçlü zayıftan sorumludur. Masum
olan -üzerinde bir sorumluluk bulunmayan-, kendini bilenler için bir emanettir.Eylemi ve tavrı değerlendirmedeki
ölçüde de samimi ve adil olmak gerekir..
Allah, hiç kimseye güçyetireceğinden başkasını yüklemez.
Bakara 286
Kişi karşısındaki canlının yerine kendisini koymalıdır ve kendini kontrol etmelidir.
Şu hayvanlara selametle binin ve onları selametle bırakın. Onları yolda, pazarlarda muhabbet etmek için birer sandalye edinmeyin! Nice üstüne binilen hayvan vardır ki, sahibinden daha iyidir ve o Allah’ı daha çok zikreder.
Resulullah sallualeyhivesellem
Allah canlı hayvanın uzuvlarını kesene lanet etmiştir.
Resulullah sallualeyhivesellem
Hiçbir kuş veya başka bir hayvan yoktur ki, haksız yere öldürülsün de, hesap günü hakkının alınmasını istemesin.
Resulullah (sav)
Kuşları yuvalarında rahat bırakınız, onları ürkütmeyiniz.
Resulullah (sav)
Yeryüzünde hiçbir canlı ve iki kanadıyla uçan hiçbir kuş yoktur ki, sizin gibi ümmetler olmasın.
Biz Kitap’ta hiçbirşeyi noksan bırakmadık, sonra onlar Rablerine toplanacaklardır..
En’am 38
Güneş köreltildiği zaman,
Yıldızlar bulanıklaşıp-döküldüğü zaman,
Dağlar, yürütüldüğü zaman,
Gebe develer kendi başına terkedildiği zaman,
Vahşi hayvanlar toplandığı zaman…
Tekvir 1-5
Kıyamette, o sırada yaşamakta olan hayvanlar bir yerde toplanacaklardır. Din günü haklarını alacak hayvanlar ruhları
ve bedenleriyle diriltilecek ve allah karşısında kendisine zulmedenlerle davalaşacaklardır..
Her kim serçe kuşu öldürmüşse, o kuş din günü şöyle bağıracak:”Ya Rab, bu adam beni boşuna öldürdü, ne kendi yararlandı, ne de senin topraklarında serbestçe yaşamam için bıraktı.”
Resulullah sallualeyhivesellem
Hayvanlar haklarını alır, Allaha yönelip-teslim olurlar...Buradan sonrası sidret’ül münteha*dır.
Yerdekilere merhamet edin ki, gökteki melekler de size merhamet etsin.
Kudsi Hadis
Mülk Allah’ındır. Kaybedenden ne gideceğini de Allah bilir. Tövbesiz ve kalpte pişmanlık duymadan ölünmüşse,
bundan azabsız kurtuluş yoktur..”Allah dilediğini bağışlar, dilediğini azablandırır” bilgisiyle bakınca, burada Allahın
dilemesi “an”da gizlidir..
Zulmedenin zulmü işledikten sonra samimi bir acı ve pişmanlıkla nasuh tevbe etmesi durumunda artık Allah
kullarını bilendir..Ayrıca kişinin zulmettiği hayvanın gönlünü alması kendisi için hayırlı olur..Öldürmüşse azab görür..
Şöyle ki öldürme nedeni kendini savunma değil, dikkatsizlik değil ve onun etinden yararlanmak için de değilse bu
katl olur. Bunun dışında sadece süs için ya da kürkünden ticari kazanç sağlanmak amacıyla öldürürse, öldürmek için öldürülürse, zevk için öldürüldürse, buna neden olan kişi katı azab içinde kalır.
Bir yaşamı hak olması dışında sona erdirmek en büyük suçtur. bu yüzden hak ve ölçüde çok dikkatli olmak gerekir . Hata, hakimi cehenneme götürür, hükmetmekse insanlar için doğaldır. İnsan yapıp ettiklerinden sorumlu kılınmıştır.
O sizi yeryüzünün halifeleri kıldı ve size verdikleriyle sizi denemek için kiminizi kiminize göre derecelere yükseltti. şüphesiz senin rabbin sonuçlandırması pek çabuk olandır ve şüphesiz O, bağışlayandır, esirgeyendir.
enam 165
Hakimin dili ya cennetlik ya da cehennemlik oluncaya kadar iki kıvılcım arasındadır.
Resulullah sallualeyhivesellem
Ey insan! Gerçekten sen hiç durmaksızın Rabbine doğru bir çaba harcayıp durmaktasın: sonunda O’na varacaksın.
İnşikak 6
*Sidretül münteha: Sınır başını temsil eden Arabistan kirazı. Yaratılmışların bilgilerinin tükendiği, ötesine
geçemediği son sınır. Meleklerin de, başkalarının da geçemediği Arşın sağında bir ağaç. Cennetin uçları.
Ondan ötesi gayb olan.
MEZBAHADA KESİM
Mezbahada kesilen hayvanlar, o mekana girdiklerinde kendilerinden önce kesilen hayvanların yaydıkları korku titreşimlerini algılarlar, kokuyu alırlar ve kesilen diğer hayvanları görünce, birazdan aynı şeyin kendi başlarına geleceğini anlarlar. Bu durumda hayvanlar çok güçlü bir biçimde insanlara da çok kötü etkileri olan bir takım hormonlar salgılarlar. Bu hormonlar kesimden sonra da hayvanın etinde aynen kalır.
Sonuçta insanlar tarafından tüketilen etlerdeki bu zararlı hormonlar ve zararlı titreşimler insana da geçer..
Bu yüzden insanlarda saldırganlık, aşırı stres, agresiflik, gut, romatizma gibi hastalıklar mezbahalarda kesilen hayvanların etinden insanlara geçer. Sonuçta hem vicdani hem kimyasal açıdan mezbaha da yenilen hayvanın eti yenmemelidir..
Kurbana ve etine gelince; bu hayvan kesilen başka bir hayvan görmediği, gözleri bağlı olduğu, doğru bir şekilde, dualarla Allah adına kesildiği için- ki bu rahmeti getirir- hayvan acı duymaz. Bu yüzden etinde zararlı hormonlar ve kimyalar bulunmaz.. Kurbanlık hayvan da belirli bir amaçla kesildiği için –ki bunun içinde infak ta vardır- aşırı et tüketimini dengeler.
İnsan, fiziksel yapısı itibariyle otoburlar sınıfına girdiği için aşırı et tüketmesi sağlığı açısından zararlıdır. Bugün insanlık nefsindeki lezzet isteğini tatmin etmek için günde üç öğün sofrasından eti eksik etmemektedir...
“Midelerinizi, hayvan mezarlıklarına çevirmeyin”
Ali b. Ebu Talib
Konuya girmeden önce etoburluk alışkanlığından kaynaklanan zulüm ve yırtıcılığı göz önüne getirelim. Et yeme gereksinimi ya da lezzeti hergün binlerce evcil hayvanın öldürülmesine neden oluyor. Avlaklarda, balıkçılarda, tavukçularda vs yerlerde hergün kurban edilmeye mahkum biçare ve sayısız hayvan ordusunu sayacak olursak, bu hassas varlıkların sayısı dörtyüz milyonu aşar. Bunlar her yıl insanoğlunun fasitleşmiş tat alma duygusu ve mide düşkünlüğü uğruna öldürülmektedirler. Yapılan hesaba göre, bu uğursuz katliamdan oluşan kan selinde rahatça gemi yüzdürülebilir. Ama bunların kurban edilişleri o kadar da kolay gerçekleşmiyor. Öldürmeden önce hayvana vahşice davranıyorlar. Hayvan sürüleri uzak şehirlerden onbeş veya otuz gün boyunca sopa veya kamçı darbeleri altında naklediliyor. Hayvanlar yorgunluktan yığılacak olsalar, üvendirelerle kaldırılıyorlar. Kimi zaman birkaç gün yemeden içmeden yakıcı güneş altında ya da pis ve kokmuş ağıllarda bırakılıyorlar. Bunlardan bazıları ölüyor. Ya da bir doğuracak olsa, sürüden geri kalmasın diye annesinin gözü önünde kesiyorlar. Hayvancıklar daha yol yorgunluğunu atmadan kamçıyla mezbahaya gönderiliyorlar. Bu pis ve hüzün verici binaya girer girmez, yürek sıkıştıran kan kokusu, nemli zemin, her yandan akan taze kan, hayvanların canhıraş feryatları, kendi kanına bulanmış ve seğiren cesetler, iki tarafına leş asılmış yarı canlı cılız atlar, leşleri satın almak için koşuşturan kasaplar, öte yandan koyunların iniltisi, uğultular, insanların küfürleri, bağırıp çağırmaları. Zavallı hayvanlar bu çirkin manzaradan, kokuşmuş et kokusundan ve kardeşlerinin kanından kendi başlarına gelecek korkunç macerayı tahmin ediyorlar.
Onları ağırlayanlar, yırtıcı ve tamahkar çehreleriyle yaklaşıyorlar. Her birinin elinde kanlı bıçak ve satır. Önlükleri kararmaya yüz tutmuş ve pıhtılaşmış kanla parlıyor.
Sonra hayvanları zorla birbirinden ayırarak, sürükleye sürükleye bir köşeye götürüyorlar; ayaklarını bağlayıp büküyorlar. Hayvan ayağa kalkmaya yeltense tekmeyle, zorla yere yıkıyorlar. Bu canavarların elinden canını kurtarmak için delicesine çırpınıyor hayvan. Ama kasap onun başını büktüğü gibi parçalıyor boğazını bıçakla. İşte o zaman kan fışkırmaya başlıyor. Ciğerlerinden her hava çıkışında boğuk bir ses geliyor ve etrafa kan saçılıyor. Daha sonra bir süre çırpınarak kan revan içinde kalıyor. Henüz canı çıkmamışken başını vücudundan ayırıyorlar. Hayvanın birkaç dakika önce hayat dolu o parlak ve siyah gözlerine ölümün perdesi iniyor. Dili kanlı köpüklerle ağzından sarkıyor. Sonra karnını yarıp mide ve bağırsaklarını çıkarıyorlar. Dışkı kokusu, havaya yükselen buhar ve üstünde sinek ve sivrisineklerin uçuştuğu kokuşmuş galiz kan ve korkunç bir görünüm alıyor....
İranlı sadık hidayet’in ‘vejetaryenliğin yararları’ adlı kitabından