muvahhid

Kişiyle şirk arasında yalnızca namazın terki vardır. Namazı  terkeden şirke düşmüş demektir.
Hz. Enes İbnu Malik (radıyallahu anh) Kütüb-i sitte

Gerçek şu ki, ben bir muvahhid olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana çevirdim. Ve ben müşriklerden değilim.
En’am 79

De ki: "Rabbim gerçekten beni doğru yola iletti, dimdik duran bir dine, İbrahim'in hanif (muvahhid) dinine. O, müşriklerden değildi. De ki: Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, dirimim ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah'ındır." "O'nun hiçbir ortağı yoktur. Ben böyle emrolundum ve ben Müslüman olanların ilkiyim."

En’am 161-163

Y a s a l a r

Ey kafirler! Sizin dininiz size benim dinim bana. (kafirun suresi)

Burada kafirlerin de (Allah’ı tanımayanlar ya da bildiği halde onu yaşamayarak gerçeği örtenler) bir din üzere olduğu söyleniyor. Şu halde inanmayanlar dinsiz değildir.

Sünnetullahda (doğadaki yasada) şöyledir:  Evren ve içindekiler bir amaç üzere yaratılmıştır.
Allah gökleri ve yeri hak ile yarattı; öyle ki, her nefis kazandıklarıyla karşılık görsün. Onlara zulmedilmez.
Casiye 22

Biz gökyüzünü, yeryüzünü ve ikisi arasında bulunan şeyleri batıl olarak yaratmadık. Bu, inkâr edenlerin zannıdır. Ateşten (görecekleri azabtan) dolayı vay o inkârcılara.
Sad 27

Hak üzere yaratılmışlık demek, içinde boş, batıl, çürük olmadığına işarettir. Boş değilse amaçsız değildir. Evren amaç üzere yaratılmıştır. Amaç üzere yaratılan bir düzende sonuç vardır ya da varılacak biryer vardır ve biryere varmak için de yolda olmak gerekir. Kullar için bir yol üzerinde olmak kaçınılmazdır. Yol tutan için ise birşeye inanmamak diye bir şey yoktur. Çünkü kişi inandığı gibi yaşar ve o inanca uygun bir yol tutar. Herkesin inandığına göre tuttuğu bir yol vardır. Kişi eğer “hiçbirşeye inanmıyorum “ diyorsa  o kişi hiççiliğe inanıyordur. Ve kendine göre hayatını kuşatan hiççilik ile ilgili görüşü ya da felsefesine göre bir yol tutmuştur. Hiççilik felsefesi onun dinidir.

Herkesin yöneldiği bir yön vardır.
Bakara 148

Her bilinç sahibi bir yol üzerindedir. Arkasında, inandığına göre yapıp ettiklerinden bir iz bırakır. Gittiği bu yol ya da edindiği “tutum ve davranışa” sebep olan görüşü de onun dinidir. Din, tutulan yol demektir. Şu halde herkes bir yol üzerindedir ve dinsiz kimse  yoktur. Ortada bir din varsa onun bir yol göstericisi yani rehberi, yön vericisi ya da imamı  olması kaçınılmazdır. Demek ki muhakkak peşine düşülmüş, kul olunmuş, tabi olunan, yönelinmiş bir güç vardır. O zaman her bilinç sahibinin yöneldiği, peşine gittiği bir mabudu vardır. Böylece ilahsız kimse yoktur. Herkesin kulluk ettiği bir ilahı vardır. İlahsız din olmaz.

Yasin suresinde 60 ve 61. ayetler:
'Ey adem oğulları, ben size and vermedim mi ki: Şeytana kulluk etmeyin, çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır;'. 'Bana kulluk edin, doğru yol budur.'

Burada Allah kendisine kulluk etmeyenlerin şeytana kulluk ettiklerini söylüyor.

Ve Zuhtuf suresi 36 - 37. Ayet:
Kim Rahmanın zikrini görmezlikten gelirse, biz bir şeytana onun 'üzerini kabukla bağlattırırız' ; artık bu, onun bir yakın dostudur. Gerçekten bunlar (bu şeytanlar), onları yoldan alıkoyarlar; onlar ise, kendilerinin gerçekten hidayette olduklarını sanırlar.

Kafir, (asıl) kendi Rabbine karşı (şeytana) arka çıkandır.
Furkan 55

Furkan suresi 43. Ayet:
Kendi istek ve tutkularını ilah edineni gördün mü? Şimdi ona karşı sen mi vekil olacaksın?

Burada Allah, kendi istek ve arzularının peşine takılanları, hevasını ve  nefsini “ilah edinenler” olarak açıklıyor. Nefsine ve dünyaya kulluk edenler.

Kasas 50:
Buna rağmen sana icabet etmeyecek olurlarsa, artık bil ki, onlar, gerçekten kendi heva (istek ve tutku) larına uymaktadırlar. Oysa Allah'tan bir kılavuz (doğru yol gösterici) olmaksızın, kendi istek ve tutkularına (hevasına) uyandan daha sapık kimdir? Şüphesiz Allah zulmeden bir kavme hidayet vermez.

Bakara suresi 256 ve 257. Ayetlerde Allah’a kulluk etmeyenlerin, -kaçınılmaz, mutlak olarak- tağuta kulluk ettiklerine işaret vardır.

Kim tağutu tanımayıp Allaha inanırsa, o, sapasağlam bir kulpa yapışmıştır; bunun kopması da yoktur. Allah işitendir, bilendir.
Allah, iman edenlerin velisidir. Onları karanlıklardan nura çıkarır; inkar edenlerin velisi ise tağuttur. Onları nurdan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar, ateşin halkıdırlar, onda süresiz kalacaklardır.


Tağut kavramı, put, sanem ve şeytanı ifade eder. Allah’ın hükmünü tanımayan  her varlık, kişi veya güç için kullanılır. Allah’ın emirlerini tanımayıp nefsine tabi olanlar ve şeytanı düşman bellemeyenlerin ilahı genel adıyla tağuttur. Puta tapıcılar da esasen nefsine ve şeytana kulluk edenlerdir. Çünkü yaşamlarında kuralları kendi arzularına, isteklerine göre belirlerler.

Zümer 17:
Tağut'a kulluk etmekten kaçınan ve Allah'a içten yönelenler ise; onlar için bir müjde vardır, öyleyse kullarıma müjde ver.
Şüphesiz biz insanı, karmaşık olan bir damla sudan yarattık. Onu deniyoruz. bundan dolayı onu işiten ve gören yaptık. Biz ona yolu gösterdik; artık o, ya şükredici olur, ya nankör.
insan 2 - 3

İki yol vardır. Şükretmek ya da nankörlük. İnsanların dinleri ya da tuttukları yol, ya Hak olan yol ya da batıl olan yollardır. Hak olan yol bir tanedir, Allah’ın gösterdiği yoldur. Onun dışındaki sayısız yol batıl olan tağut yoludur. Hak üzere yaratılmışlığın anlamı, yol tutmayan ya da dinsiz kimse olmadığı demektir. Boşluk olmamasına bağlı olarak hesap gününde teraziler zerre ölçüsünde hassastır.

İşte böyle; çünkü Allah, hakkın ta kendisidir. O'nun dışında, onların taptıkları ise, şüphesiz batılın ta kendisidir. Gerçekten Allah, yücedir, büyüktür.
Hac 62

Bu benim dosdoğru yolumdur. Şu halde ona uyun. Sizi O'nun yolundan ayıracak başka yollara uymayın. Bununla size tavsiye etti, umulur ki korkup sakınırsınız.

En'am 153

De ki: "Hiç şüphesiz Allah'ın yolu, asıl yoldur. Ve biz alemlerin Rabbine (kendimizi) teslim etmekle emrolunduk."

Bir de: "Namazı kılın ve O'ndan korkup-sakının (diye de emrolunduk.) Huzuruna (götürülüp) toplanacağınız O'dur."
Enam 71-72

Tağuta tabi olmak  batılın peşine gitmektir. Batıl helak olucudur. Allah ise hakkın kendisidir.

De ki: 'Hak geldi, batıl yok oldu. Hiç şüphesiz batıl yok olucudur.'
İsra 81

Kim kendisine 'dosdoğru yol' apaçık belli olduktan sonra, elçiye muhalefet ederse ve müminlerin yolundan başka bir yola uyarsa, onu döndüğü şeyde bırakırız ve cehenneme sokarız. Ne kötü yataktır o! 
nisa 115

Elçiyi tanımayıp müminlerin yolundan başka bir yolda olmak, islam dışında bir din bemimsemektir.

Ey iman edenler, Allah'tan nasıl korkup-sakınmak gerekiyorsa öylece korkup-sakının ve siz, ancak müslüman olmaktan başka (bir din ve tutum üzerinde) ölmeyin.
Al-i imran 102

Baştaki hadisin gerçeği:

Allah’a kulluk etmeyen şeytana ve nefsine kulluk eder. Şu halde Allah için namaz kılmayanlar O’na kulluk yapmıyordur, başka tanrılara tabi olmuşlardır ve şirke düşmüşlerdir.
Allah’tan bağımsız hiçbir varlık yoktur. Şeytan ve nefs Allah’ın mahlukatındandır. Allah mutlaktır. Şeytana ve nefsine tabi olmak ve Allah’ın hükmünü tanımamak, O’nun mutlak egemenliğinde O’na ortak koşmaktır.

Ey insan, gerçekten sen, hiç durmaksızın Rabbine doğru bir çaba harcayıp durmaktasın; sonunda O'na varacaksın.
İnşikak 6

egemenilici@gmail.com