Ledün ilmi Allahla kul arasındaki bir sır. Her verilen kimse için faklı bir dil var. Kişiye özel olarak konumlandırılıyor. kuşatmayla bir yön veriliyor ve kılavuzlanıyorsun. Onun aksine gidemiyorsun. Çünkü Allah bir işi halledicekse yokluk içinde olan seni kendi iradesiyle diriltiyor. Özel görüşle birşey yapılamıyor. Burda çok ilginç denk getirmeler söz konusu. Kader burda bir bütün olarak tek parça ele alınmalı. Büyük kapsamda olduğu için aidiyet belli olmuyor ama külli iradeye aitsin. Bu durumda velayete ermiş olmak da gerekiyor. Çünkü halin değiştirildiğinde emirle hareket ediyorsun. Allahın yardımı sürekli arkanda hazır duruyor. Hızır’da bu ilim üst boyutta. Günlük yaşamda insanların edindiği türden bir bilgi dağarcığı da gerekmiyor. Eğer önünde bilmen gereken birşey varsa o bir süre önce senin önüne gizlice getiriliyor ya da ilham ediliyor. Sen de tam yerinde o bilgiyi açıklıyorsun. Böylece dikkat senin üzerine çekiliyor. İnce bir düzende denk getirmeler kusursuzca. Ledün ilmi kalp ve dış alemin birbiriyle bağlantılı olduğu kuşatıcı bir sistem. Bu anlatarak açıklanabilecek bir bilgi değil. Musa Hızır’a tabi olup bu ilmi öğremek ister ama Hızır "özünü kuşatamayacağın bilgiye nasıl sabredeceksin" der. Burda teslimiyet ve rıza gerekiyor. Çünkü bu yolda Allah bir işi hikmeti içinde sonuçlandırmak istediğinde uyarılacaklar için tuzaklar kuruyor ve onları bir duruma doğru sezdirmeden sürüklüyor, gerektiği zaman o tuzağın amacına ulaşması için seni alçaltabiliyor. Bu yüzden muvafakat gerekli. Ama en sonu fetih oluyor. İş başlar ama önü kestirilemez, devamındaki süreçte ne olduğu anlaşılamaz, sonrasında olup biter, ancak o zaman bütününe bakıp olmuş olan görülebilir, ama kusursuzca inceliğinden ve kurgusundan dolayı bütünüyle kavranamaz. Aklın üstündedir. Ancak hüküm ve hikmeti bir gerçek olarak algılanır. Bunlar Allah'ın görünür ayetleridir. böylece Allah insanlara uyarısını ulaştırmış olur.
Bunun dışında seni kuşatmış bir alem var. Herşey seni yönlendirici faktör olarak tanımlanabiliyor. Kuşatmanın içinde öğretilmiş bir uyarı düzeneği var. Bir konuda bilgi almak istersen kalbinden onu geçirdiğinde o öğretilmiş uyarı düzeneğinden sana olumlu ya da olumsuz cevap gelebiliyor. Emirle hareket ediyorsun. Buna velayet denir. Ya da soru sorduğunda kalbine konuşma oluyor ve cevap geliyor. Bu vahiy hakkında fikir veriyor. Kalbin nurla şağlamlaştırılıyor, ondan sonra söz sözleniyor. Unutmuyorsun bir daha, Kalbine nakşediliyor. Ledün ilmi Allahla özel bir bağlantıdır.
O yüzden Allahtan bir şey istemek ya da gereksizce soru sormak edep dışıdır.
Bu ilmin hepsinin, Allahın planında olması gerektiği şekilde işleyeceğini bilmek lazım. Burda kişinin iradesi yok. Allah dilediği şekilde klavuzluyor.
Bir şey istemek ya da gereksizce soru sormak teslimiyet ve rızanın dışına çıkmaktır.