Modernizm 1880-1930 yılları arası dönemde, kültürü nitelik ve nicelik bakımdan daha önceki dönemlerden çok daha farklı bir hayata kavuşturdu. 1930 sonrasında da modernizmin getirdikleri bütün hızıyla devam etti. Hayat tarzı, kültür, sanat, teknik, bilim gibi insan ve toplum hayatının hemen her alanında büyük tesirler bırakan bu dönem, modern çağdır.
Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol.
mevlana
Modernizm rasyoneldir ve pozitivisttir, Bilimsel olarak denemeler yapmak, ispat çabasında olmak, her türlü bilgi kaynağı ve otoriteye eleştirel yaklaşmak temel prensipleri arasındadır, özünde insan aklına güvenmek ve insan haklarına saygı yatmaktadır.Din, tarih, ahlak, hukuk, felsefe vb. kavramların sebep sonuç ilişkisi ekseninde sert eleştirisi mevcuttur, Geleneksel düşünce yapısı ile çatışır; bilimsel bakış açısı ve rasyonel düşünce hakimdir,İnsanlığın akıl ve bilim temelinde gelişebileceğini ifade eder, geçmiş bilgilerin günümüz için faydalı olabileceğine inanılır, Nesnel gerçeklik prensibi paralelinde hareket eder, evrenseldir ve ilerleyici kavramları savunur,Etik ve ahlak kavramlarının tüm dünya için aynı olması gerektiği düşünülmektedir, Hayat amaçlarının objektif bakış açısıyla belirlenmesi ve bu şekilde yaşanması gerektiği ifade edilir,Kentlilik, sosyal yaşamın rasyonelleşmesi, bireyselleşme, demokrasi, laiklik, uzmanlaşma, teknoloji gibi kavramlar hakimdir, Felsefe, resim, müzik, edebiyat, mimari gibi farklı alanlarda etkisini hissettirmiştir.
Doğayı örnek alır. Bir amaca bağlıdır ve doğa yasalarıyla ilgilidir. 1900 lerde yaşamış olan Hollandalı piet mondrian öncülerdendir. Modernizmde tutulan bir yol vardır. Mondrian ilahiyat mezunudur.
Kübizmden yola çıkarak geometrik ızgaralarla ve asal renklerle senelerce resmederek bir ağacı soyutlar. Sağ alttaki resim ise manhattan' ın şehir ızgarasıdır. Bu doğanın yansımasıdır.
Modernizmde amaç içeren bir boyut ve derinlik vardır. İdealisttir.
1914 de almanyada kurulan bauhaus okulu dünyadaki sanat ve mimaride tasarım anlayışını belirlemiştir. Bu okul modernizmin öncüsüdür. Şimdi kullandığımız birçok eşyada bu okulun etkisini görebiliriz.
Modernizme tepki olarak 1950 lerden sonra doğmuştur. Bahsi geçmese de öncüsü Sovyet ressam maleviçtir.
Maleviç derinliği olan tek boyutluluğu çoğaltmıştır ve farklı yönlere giden farklı birçok boyutu soyutlayarak resmetmiştir. Tek bir hakikat bilgisi yerine derinliği olmayan birçok farklı düşünceyi öne çıkarmıştır. Buna süprematizm demiştir. Anlamı Süper ötesi.

Bu çok boyutluluğa bilgi kirliliği diyebiliriz. Bunun yol açtığı toplumsal felsefe ise "herşey olabilir, keyfimize bakalım" felsefesidir.
1950 lerden sonra teknolojinin de etkisiyle bilgi karmaşası arttı ve her türlü bilgi sığ bir seviyede yerleşti. Artık çok bilgi var ama bir derinliği yok. Artık hepsi yüzeysel. Şimdi insanlar hiçbir bilgiye güvenmiyor. Bütün bilgiler aynı düzeyde ve sayısız. Hakikat bilgisi de bu seviyede sıradan bir bilgi haline dönüştü.
Bu postmodern çağ, 50 senelik dönem, zihniyette de köklü değişikliklere neden oldu.
Postmodern insan rahat ve esnektir. Duygu ve arzularına ya da nefsine yöneliktir diyebiliriz. "Herşey olabilir, rahat ol" tutumuna sahiptir. Konformisttir ve amaçsızdır. yani kendisi için uygun olana uyar ya da ortama uyar. Umursamazdır. Aktif bir insandır ve anlam için kendi kişisel yolunu izler. Ama bir anlam kaygısı taşımaz. Gerçek iddiası'nda bulunmaz, sürekli olan yerine geçici ve rahat olanı tercih eder. "Yaşa ve izin ver yaşayalım" tavrındadır. Gelenek ve eskiyle barışıktır.
Genel ve evrensel olan yerine yerele yöneliktir ve kendi yaşamıyla ilgilidir. Evlilik, aile ve ulus gibi eski sadakat ve modern bağlılıklar yerine kendi ihtiyaçlarına yöneliktir. Nefsanidir. Güçlü tek bir kimliğin yokluğuyla karakterize edilir, kişiliksizdir ve tek bir referans noktasına sahip olmayan bir kişidir. Aslında referansı yoktur. çünkü sığdır. Tek bir gerçek ve anlam değil, çok gerçek ve anlam vardır" düşüncesinde hareket eder. Gerçekliğin yerine imajı koyar. Sentez ve bütünleşmenin yerine parçayı veya parçalamayı ikame eder.
Buradaki zihniyet beklenen deccaldir. Kişi için yalan söylemek ya da gerçeği inkar etmek sıradandır çünkü bu zihniyette ideal amaç ya da erdem kaygısı yoktur. Deccal postmodern zihniyettir. Hadiste söylenen deccalin tek gözü kördür" sözü bunu çok güzel tanımlıyor. Bu zihniyet hakikatle karşılaştığında bile onu inkar etme eğilimindedir. Bu eski zamanlarda da vardı ama şimdi uyarı geldiğinde gerçeği itiraf edecek cesarette bir kişi bile çıkmaz. Bunların içine inananlar da dahil.
Ve sizlerden yalnızca zulmedenlere isabet etmekle kalmayıp ve hepinize erişecek bir fitneden korkup-sakının. Bilin ki, gerçekten Allah ceza ile sonuçlandırması pek şiddetli olandır.
Enfal 25
Bu ayette deccalden bahsediyor. Bunun sadece inkarcılara değil inananlara da isabet edeceğini söylüyor.
Meşhur bir nehrin adı olan dicle kelimesi de Deccal ile aynı kökten gelmektedir. Dicle nehri suyuyla yeryüzünün değişik kıtalarına uzandığı gibi deccal de fitnesiyle dünyanın dört bir yanına dağılacaktır.
Deccal zihniyeti ya da postmodern zihniyet heryerde aynı şekilde hayat bulur.
Deccal, bütün yeryüzünü 40 günde dolaşacaktır.
hadis
Deccal dinin güçsüzleştiği, ilmin yetersiz hale geldiği bir anda ortaya çıkar"(Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 3/367), O günler, akılların çelindiği günlerdir. İnsanlar birbirlerini öldürürler. öyle ki kişi komşusunu, amcaoğlunu, yakınını öldürür de öldüren de, öldürülen de niçin olup bittiğini bilmezler"
postmodern ahmaktır. Bu artık bunalımlı toplumla aşılacak bir şey olmaktan çıktı. Büyük bir yıkım geliyor. Bu gerçeği deccalin kaybedecek olmasından biliyoruz. Deccal ya da postmodern zihniyetin ömrü dolmak üzere.
Postmodernizm aklın körelmesi ve yolunu kaybetmesidir. Sadece keyfini gözetmek suretiyle hayata tek gözü kör olarak bakmaktır.