Sadat : Seyyitler, ulular.
Sahv : Arifin gaybubet-i histen sonra tekrar hisse rücuu
Sail : Saldıran, sual eden. Dilenci, Akan.
Saim : Oruç tutan
Saki :Pir-i kamil, şeyh
Sakil :Sıkıntılı, Çirkin, ağır
Salah : Dine olan bağlılık. Rahatlık, barış. İyilik
Salik : Tarikatlardan birine müntesib olan kimse. Seyr ve sülükte bulunan mürid.
Samt : Afat-ı lisandan; lisanın yapacağı kusurlardan korunmak niyetiyle susmak. Buna samt-ı lisani denir kiavama mahsustur. Diğeri samt-ı kalbidir ki havassa mahsustur. Bu da havatır-ı kalbiyeyi terk manasındadır.
Sani : Yapan. Yaradan, sanat eseri olarak meydana getiren. Allah.
Sarf : fiil çekimi.
Sari : bulaşıcı
Savm : Oruç
Savma : ibadet yeri, tekke
Saye : Gölge
Sayeban : Gölgelik, büyük çadır.
Sebak : Ders
Seha, sehavet : Cömertlik, el açıklığı
Sekinet : Gönül rahatlığı, sakinlik dinlenme.
Sekr : Dini his ve heyecan içinde kendinden geçmek, mest olmak, sarhoş olmak. Fena ve vucud arasında hayret. Sekr, vecd sahiplerine has bir keyfiyettir.
Sema : Tarikat mensuplarının cezbe haliyle ayakta zikretmeleri, mukabele
Seng-i hara : mermer, pek sert taş.
Sengin : taştan yapılmış
Ser : baş
Sergerdan : avare, şaşkın
Sertakadem : Baştan ayağa, baştan başa
Serv-i naz : Uzun boylu sevgili
Seyr : Tarikatta, tarikat kurucusunun koyduğu usul dairesinde maneviyatın yükseltilmesi.
Seyr-i sülük : Tariakatte takip olunan usul. Dört mertebesi vardır : Seyr*i illallah, seyri fillah, seyr-i maallah, seyr-i anillah.
Seza : Münasib, uygun, yaraşır.
Sınamak : denemek
Sınık : kırık
Sidret-ul münteha : Yedinci kat gökte olduğu söylenen Sidre ağacı
Sim : gümüş
Siva : Başka, gayrı
Su-i zan : fena, kötü sanış
Sugra : daha küçük
Süci : Şarap
Sühreverdiye : Abdülkadir’s Sühreverdi (vefatı 563 / 1168) ve Ömer’s Sühreverdi (vefatı : 632/1234) tarafından kurulan ve kadiriyyenin bir kolu olan tarikat.
Sülük : Tarikata girmek. Allah Tealanın tecellisi için kalb evini yabancı şeylerden temizlemek, Cehilden ilme, fena huyları iyi huylara, kendi vücudundan Hakk'ın vücuduna hareket.
Sülüs : üçte bir
Suver : Sureler.